Aman Maşallahh!!

İşte bir günün daha sonuna geldim. Bugün başka bir kreşe gittik. Bu sefer bana eşlik eden kişi Güney Afrikalı Thulani’ydi. Yerli olduğu için çocukların ana dili olan Xhosa’yı biliyor ve gerektiğinde çeviri yapıyor. Xhosa çok değişik bir dil, dili damağa değdirip klik sesi çıkarılarak konuşuluyor. Xhosa konuşulurken bir anda etrafta herkes kliklemeye başlıyor.

Yine uzun bir yolculuktan sonra kreşimize vardık. Bu sefer çocuklar daha biz arabayı park ederken kreşin tellerine koşup çığlık atmaya başladılar.
img_4004

İçeri girer girmez bacaklarıma yapıştılar, nasıl güzel bir sevgi anlatamam, yaşamanız gerekiyor.
3af15-img_4037

Burada 3 farklı yaş grubunda sınıf var. Bugün en büyükleriyle geçirdik zamanımızı. Bazı yeni kelimeler öğrendik, birebir çalışmalar yaptık.
e2002-img_4038

img_4026

Çocukların öğle uykusu zamanı gelince Thulani’yle okuldan ayrılıp, yine manzaralı bir yere paketlenmiş yemeğimizi yemeğe gittik. Sonra Thulani beni bir alışveriş merkezine bıraktı, 1 saat kadar orada takıldım. Mağazaların içine girmedim ama Amerika’daki alışveriş merkezlerinden pek bir farkı yok gibiydi.

Öğleden sonra zarar görmüş çocukların konakladığı eve gittik. Anladığım kadarıyla annesi babası olmayan veya başka şekilde zarar görmüş çocukları bu gibi evlerde toplayıp bakıyorlar. Bugün gittiğim evde 6 tane çocuk yaşıyordu. Evden sorumlu, çocuklara bakan kadına çocuklar aunt diye sesleniyorlar. Çocuklar genelde ilkokul çağındalar. Üzerlerinde üniformaları, teker teker okullarından geldiler. Ödevlerini birlikte yaptık. Kimisi okumayı yeni söküyor, kimisi daha büyük, daha farklı ödevleri var. Gerçekten çok keyif aldım. Sıcak bir ev ortamında birlikte çalıştık. Ödevi bitenler oyun oynamaya geçtiler. Saat 16:00 gibi işimiz bitti ve eve gelmek üzere yola çıktık. Bu arada her günün sonunda o günü değerlendirdiğimiz formlar dolduruyoruz. Neler iyi gitti, nelerde zorluk yaşadık, önerimiz var mı vs. Dediğim gibi her şey çok düzenli ilerliyor.

Eve geldiğimizde ölü gibiydim. Öğretmenlik kutsal bir meslekmiş gerçekten de. Çok basit şeylerle uğraşmış olsam bile canım çıktı. Diğer gönüllüler bu akşam çıkan yemeği beğenmeyip dışarı gideceklerini söylediler, ben de pek canım istemeyerek katıldım onlara. İyi ki gitmişim, çok güzel vakit geçirdik. Amerikalı 50 yaşının üzerinde bir kadın var, adı Alisia, 2 çocuğunu ve kocasını bırakıp gönüllülük için taa buralara gelmiş. Onunla bol bol muhabbet ettik, şu Amerikalıların İngilizcesini seveyim, Jennifer ve Tim’e dönüp dedim ki günlerdir canıma okudunuz, biraz Alisia gibi konuşsanız olmaz mı? Koptular tabi. Neyse yavaş yavaş aksanlarına alışıyorum galiba, ama bazen öyle bir muhabbet ediyorlar ki, pinpon maçı izliyormuş gibi hissediyorum kendimi.

Alisia alem bir kadın, doktor artık çocuğun olmayacak demiş, o da bunun üzerine evlatlık bir çocuk almış, sonra birden kızına hamile kalmış ama o sırada tam eşiyle boşanma aşamasındalarmış, yaşadıklarını öyle güzel öyle abartarak anlatıyor ki, o anlatırken ben de yaşadım resmen, dedim ki sen mutlaka yaz bunları. Burada anlatamayacağım şeyler de anlattı bana, isteyene ayrıca özet geçerim. Neyse sonra hep birlikte eve geldik. İskoçya’dan gelen Jack bize İskoç yerel dansını öğretti. Herkes çok eğlendi, genel olarak çok mutlular, kafalar rahat, ruhlar rahat..
img_4046

Bilmiyorum belki ilk izlenimlerimdir bunlar. Yani hala her şey çok güzel gidiyor, aman maşallah diyelim..

Aman Maşallahh!!” için 4 yorum

Yorum bırakın